Sivil havacılık güvenliğinde çalışan kimseler için çok tanıdık bir cümledir; “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” Bilmiyorum, dolayısıyla kimliğini, karakterini, ruh halini, kime ve neye hizmet ettiğini bilmediğim birisi için..
Sivil havacılık güvenliğinde çalışan kimseler için çok tanıdık bir cümledir;
“Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” Bilmiyorum, dolayısıyla kimliğini,
karakterini, ruh halini, kime ve neye hizmet ettiğini bilmediğim birisi için
personelin, yolcuların velhasıl hiçbir canın, canını tehlikeye atamam.
İbn-i Haldun,
1377 kaleme aldığı ve yaklaşık dünya genelinde on altı dile çevrilen Mukaddime isimli eserinde; “İnsanlar toplu yaşamı, doğal afetlerden ve vahşi hayvanlardan korunabilmek için tercih ettiler. Devleti ise, insanın insana yaptığı zulümden kurtulmak için kurdular.” diyor. Bu zulmü çeşitlendirmek mümkündür. Bunlardan sadece birisi de, bir görevlinin ulusal ve uluslararası düzenlemelere göre görev yaptığını, çeşitli aralıklarla denetlendiğini, olası en küçük zafiyetin dahi büyük felaketlere yol açacağını bile bile, ondan kendisine imtiyaz sağlamasını istemek değil midir?
Bu bağlamda,
Ülkemiz sivil havacılığına hizmet veren, havayolunun hızlı ve güvenilir yol olmasının sürdürülebilir olması için çaba sarf eden insanların her gün bu ve benzeri cümlelere birçok defa maruz kalması elem verici değil midir? “Ben terörist miyim kardeşim?” diyen birisinin, teröristin üzerinde, “Dikkat teröristtir!” yazmadığını bilmemesi elem verici değil midir? “Doktorum bana x-ray cihazından geçme dedi.” diyerek, arasından geçtiği cihazın X ışını yaymayan “kapı dedektörü” olduğunu, aslında günlük yaşamında birçok market ve mağazada bilerek veya bilmeyerek defalarca arasından geçtiğini bilmemesi elem verici değil midir? Çocuğumu ben bu cihazdan geçirmek istemiyorum diyen bir bireyin, radyasyon yaydığı kanıtlanmış cep telefonu veya tablet bilgisayarı her ağladığında çocuğunun eline tutuşturması elem verici değil midir? Sen benim kim olduğumu biliyor musun? söylemiyle, kendisine pozitif ayrımcılık ararken, aslında güvenlikte zafiyet oluşturulmasını istediğinin farkında olmaması elem verici değil midir? Velhasıl, ülkemiz sivil havacılığının güvenilir olmadığını deklare etmek için avuçlarını ovuşturan bir takım sırtlanların pusuda olduğunu bilmemesi elem verici değil midir?
Dip Not,
Cep telefonu, bilgisayar, Wi-Fi, elektrikli süpürge, tost makinesi, ütü, mikser, ampul buzdolabı, saç kurutma makinesi, çamaşır makinesi, televizyon, ekmek kızartma makinesi ve rondo gibi tüm küçük mutfak aletleri ve elektrikli ev aletleri elektro manyetik radyasyon yayan cihazlardır.
Bir şey, her şey değildir,
“Ama onlarda.” dediğinizi duyar gibiyim. Bir yönüyle katılıyorum da. Çünkü “kibir”, “mağrurlanma”, “ego”, “bencillik” gibi kavramlar birçok insanın bedeninde hayat bulmuştur. Her meslek grubunda olduğu gibi sivil havacılık güvenliğinde görev yapan (asker, polis, özel güvenlik, gümrük muhafaza) personelde de bu kavramları karakterlerinde barındıran kimseler elbette ki vardır. Biz biliyoruz ki; bir sepet sağlam elma, içindeki bir çürük elmayı sağlama çıkartamaz. Fakat bir çürük elma, hepsini çürütür. Bunun olmaması için ise, yapıcı geri bildirimlere, ışık tutacak ellere ihtiyaç yok mudur?
Halo Etkisi,
Halo etkisi, bir kişinin, mesleğin veya nesnenin belli başlı bazı özelliklerinden yola çıkarak o kişi, meslek veya nesne hakkında genelleme yapılmasını sağlayan bir hatadır. Örneğin birçoğumuzda, gözlüklü kimselerin daha zeki, daha akıllı olduklarına inanma eğilimi vardır. Her başarılı insanın, hayatı boyunca hep doğru kararlar verdiği için başarılı olduğunu zannederiz. Olumlu izlenim yaratmış bir birey hata yaptığı zaman, hatayı başka etmenlerde ararız. Aslında bu, hayatımızın her alanında hepimizin içine düştüğü bir yanılsamadır. Dolayısıyla, tikelden tümele, özelden genele geçerken daha dikkatli davranmamamız gerekmiyor mu?
Bilinmelidir ki,
Ülkemiz 2019 yılı istatistiklerine göre; toplam (iç/dış hat) 2.030.291 uçak ile yaklaşık 210 milyon yolcu güvenli bir şekilde isteklerine, sevdiklerine kavuşturulmuştur. Bu bağlamda, sayıları binlerle ifade edilebilen havalimanları güvenlik personellerinin, yapacakları bir hatanın, telafisi pek mümkün olmayacak sonuçlara yol açacağını bilerek, kendilerine canlarını emanet etmiş kimselere bu sorumluluk anlayışıyla hizmet etmesi tek gayedir. Durum böyle iken, daha fazla empati, daha fazla farkındalık gerekmez mi?
Sonuç Olarak,
“Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” cümlesinden ziyade, “Ben seni ve ne kadar kutsal bir iş yaptığını biliyorum” demek gerekmez mi?
Selam ve Saygılarımla…
Dr. Burhan ÇAPAN
YORUMLAR (İLK YORUMU SİZ YAZIN)